Sevginar Sali

İnşallah Türkiye bir an önce Silivri gibi olur!

Salgın tedbirleri nedeniyle eş, dost ziyaretlerini seyreltince git gide buluşma alanlarımızın sadece cenazelere kalmış olduğunu fark ettim. Her ‘tedbirleri gevşetelim' dedikçe salgın daha sert bir dalga ile aramızdan birilerinin karantinaya girmesine, yatağa düşmesine, hastaneye yatışına en kötüsü de ebedi istirahatlerine vesile oldu.
Cumartesi günü yine bir cenazede son görev için beklerken ‘Neden bu kadar umutsuzuz?' diye kendi aramızda düşünüp kaldık.
Şaşılacak bir şey yok aslında. İki yıldır devam eden salgın şartları, her türlü umut vaat etmekten uzak, ekonomik gelişmeler toplumsal bütün sorunlarda vites yükselişi, ayarlarda bozulmalara sebep oldu.
Ne yapacağız peki?
Enseyi karartıp oturacak mıyız?
Kötü gidişata teslim olup değiştirmek için mücadele etmeyecek miyiz?
Bireysel çözümler peşinde her birimiz koşuyoruz da toplumu ayağa kaldırmak bizi yönetenler ve buna talip olanların işi esasen.
“Siyasetin umut verme sanatı” fonksiyonunu yerine getirenlere açılan iktidar kapıları, bunu başaramayanlar için yıllarca kilitli kalır.
Pandemi dönemleri ile tanışırken Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Kale Park'ta yenileme çalışması başlatmıştı. Aylarca biz evlerimizin camlarından bile korkuyla başımızı uzatamazken, yeniden sokağa çıkma, mekanlarda yeniden yan yana gelme umudumu gün aşırı paylaştığı çalışma resimlerinin nasıl taze tuttuğunu fark ettim.
Yaşamanın direnmek olduğu, umut etmenin hayata tutunmamızı sağladığı gerçekliği tartışılmaz.
Şimdilerde yine bütün dünya yeniden salgın ve ekonomik kıstaslarla dizayn edilirken pek çok endişe verici gelişmenin yanında biz Silivri'de güzel haberlerden hiç mahrum kalmıyoruz şükür.
Bunun mutlu ettiği insanları gördükçe, mutsuz ettiklerinin ancak “Biz niye bunu düşünemedik”, “Bunu asıl biz yapacaktık” diye hayıflananlardan başkasının olma ihtimali bulunmadığı da aşikar. “Bu işler böyle de yapılıyormuş” şaşkınlığı, “Bu kadar güç ve çalışma azmi nereden kaynaklanıyor?” merakı, haksız eleştiriler ve karalamalar olsa olsa açığa vurulamayan hayranlığın, dizginlenemeyen kıskançlığın alametleri sayılabilir.
İnsanlar geleceklerini teslim edecekleri siyasetçilerin ideolojilerinden önce artık ne yaptığına (hizmet ve yatırım), neyi ve nasıl söylediğine (söylem yaklaşımı) bakıyor. İdeolojisi değişmiyor belki ama oy tercihleri güncel şartlara göre yeniden belirleniyor.
Silivri özelinde çok uzun süre sadece konuştuğumuz kapalı pazar yerleri, otoparklar vs oluyor, yarım kalan işler bir bir tamamlanıyorsa, viyadük gibi dev projelerinin hayata geçirilmesi somutlaşıyorsa doğal olarak insanlar yıllardır ideolojilerinin etkisinde inandıklarını sorguluyor.
İnsan inanmak ve güvenme ihtiyacı hisseden bir varlık. Ama yanlışa değil doğruya inanmak ve güvenmek şartı da var.
Temizlik İşleri, Araçlar Amirliğinde çalışan bir personelin işinin şartları gereği ihtiyaç duyduğu iş yeri donanımını kendine dert eden bir Belediye Başkanı… (Ek Hizmet Binası inşaatı…)
Özel bireylerimizin engelsiz yaşamında ihtiyaç duyduğu sağlık, eğitim olanaklarının fiziksel şartlarını iyileştirmeyi önemseyen bir yerel yönetim… “Silivri Belediyesi Gülsen Nakipoğlu - Ökkeş Nakipoğlu Engelsiz Yaşam Merkezi yatırımı…)
Sahil kasabasında yaşayan çocukların güvenli şartlar altında yüzme öğrenmesiyle dertlenip sadece onlar için değil spor yapmak için 7/77'ye herkesin beklentisine cevap vermek için didinen bir irade… (Naim Süleymanoğlu Spor Kompleksi Projesi…)
İhtiyaç olan yerde yapılmayan, yatırım programına dahil olmayan, onarım ihtiyacı karşılanmayan sağlık ocağımız kalmadı her halde… (Sağlık yatırımları ki bunlar Bakanlığa bağlıdır… Yapılanların %90'dan fazlası sponsorlar ile karşılandı!)
Şartlarının tüm zorlukları ve kaynakların eksikliğine rağmen bahane üretmeksizin tek tek yenilenen köy okulları… (Okul Yenileme Projesi)
Çukurlardan kurtarılan yollar, aydınlık ve modern görünüme kavuşan sokaklar… (Sokak Yenileme Projesi…)
Liste uzayıp gider muhtemelen çok şey de atladım…
Kentsel Dönüşüm hamlesini de es geçmeyelim!
Anlatmakla bitiremeyeceğimiz yatırım ve çalışmaların şahitliğini ettiğimiz bu dönemde “O kadar iş arasında bu kadar yanlış da olur”, “Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur” demek zorunda kalmamamız da bonusumuz!
Silivri'yi özellikle demografik özellikler ve siyasi eğilimlerde yıllardır ‘küçük bir Türkiye' olarak adlandırdık durduk.
Şimdi tüm kalbimle diyorum ki inşallah Türkiye de Silivri gibi olur!

İNCİ AYDAR ANISINA RESİM ÇALIŞTAYI
Artık ruhumuza iyi gelen şeylere olan ihtiyaç hayatta kalmamız kadar önemli. Çünkü ya yaşayan ölüler ya da kararan kalpler ile içinden çıkılmaz bir dünyanın figüranları olmaya mahkûm gibiyiz…
Silivri Belediyesi tarafından ressam İnci Aydar anısına düzenlenecek olan Aşkın, Emeğin ve Muhabbetin Resmedilmesi konulu 1. Uluslararası Silivri Resim Çalıştayı 22 Kasım Pazartesi başlıyor.
Silivri Belediyesi, ilçenin uluslararası düzeyde kültür ve sanatla anılması amacıyla 1. Uluslararası Resim Çalıştayı düzenliyor.
İnci Aydar'ın anasına bu incelik için de Silivri'nin sanat ve kültür yönünün geliştirilmesi ile ilçemizin bu güzelliklerle anılmasına vesile olacak etkinlik adına da sonsuz teşekkürler.

BAŞSAĞLIĞI
Bulgaristan Göçmenlerinden Hüdaim Tuna'nın eşi, Aytaç Tuna, Ayten Tüfekçi ile Ayfer Sobacıoğlu'nun anneleri Şaziye Tuna'ya Allah'tan Rahmet, tüm sevdiklerine sabır ile başsağlığı diliyorum.

YORUM YAP